Soydaşlarımız Ramazan ayında ne yapıyor?

Uygur.net yazarlarından Mehmet Emin Hazret, Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da uyguladığı Ramazan yasaklarını konu alan bir makale yayınladı.

İşte o çarpıcı makale;

”Şu mübarek Ramazan ayında Doğu Türkistan Müslümanların gördüğü zulüm, çektiği acılar insanoğlunun  dayanma gücünü zorluyor.

İşgal altındaki Doğu Türkistan’da sözde Uygur Özerk bölgesel Yönetimi  Turizm bakanlığı bir genelge yayınladı.Bu genelge ile  Ramazan ayı içerisinde tüm otellerdeki kahvaltı saatleri  sabah   06 – 07 saatleri yerine  daha geç saatlere   çekilecek. Otellerde sahur  ve iftar yemeği çıkarmak yasaklanmıştır.

Otelde kalan müşterilerin   otel lobisinde veya odalarında namaz kılmalarına izin verilmesi yasaktır.  Ramazan ayında tüm restoranlar, lokantalar açık tutulacak ve  toplu iftar verilemeyecektir.

Düğün salonlarında ramazan ayı boyunca  sürekli ve devamlı olarak toplu düğünler  ve eğlence organizasyonu yapılacak ve bu faaliyetlerın yapılması teşvik edilecektir. Çıkarılan bu genelgenin  hükümlerini yerine getirmeyenler,  uymayanlar ve her hangi bir şekilde  ayakırı davranış ve eylemlerde bulunanlar  son 01 Nisan Yasaları gereğince  “Aşırı Dinicilik ve Terörle Savaş” yasası ile  ” Teröre yardım,yataklık ve  özendirmekten ”  yasal işleme tabi tutulacak,haklarında soruşturma açılarak cezalandırılacaklardır.  

Doğu Türkistan’ın tarihi başkenti ve kültür merkezi Kaşgar’da bulunan   kadim ve büyük  Eyitgah  Camisi başta başkent Urumçi ve diğer açık şehirlerde bulunan  büyük birer Cami ibadete ve turistlerin ziyaretine açık tutulacak  ve  kontrollü ve güvenlik tedbirlerinin tam sağlanması şartı ile  (yabancılara göstermelik olsun için) Teravih  namazı kılınmasına  izin veriliyor. Diğer bütün cami ve Mescitler  ise bom boş ve kapılarına kilit vurulmuş olarak ibadetlere kapatılmış bulunuyor. Ayrıca, tüm Cami ve  Mescitlerin duvarlarına  Komünist Çin’in kurucusu  Mao ile şimdiki Lideri  Şi’ye kadar olan bütün  Çin Komünist Parti diktatör ve liderlerinin   resimleri asılı bulunuyor.   Sadece Hoten  iline ve bağlı  Karakaş İlçesinde   22 kişi,  halkı oruç  tutmaya ve  Teravih  namazına teşvikten  dolayı tutuklanmıştır. Bu haber  Hoten Vilayeti ÇKP.İl Teşkilatının  resmi organı   olan Hoten gazetesinde yayınlanmıştır.  

Doğu Türkistan genelinde seyahat yapanlar için  Köyler, Kasabalar, İlçeler ve şehirlere varana kadar üst üste ve çok sık olarak kontrol ve Arama noktaları kurulmuştur.  Çin İşgal Ordusu bu Kontrol noktalarında her Müslüman Uygur’un oruç tutup tutmadığını denetlemek için  buradan geçmek zorunda olan yolculara zorla su içirmektedir.

Orucunu bozmamak için Su içmeyi ret edenlerden,  60 yaştan büyük olan  kadın ve  erkekler  gideceği yere gitmeleri engellenerek evlerine geri yollanmaktadır.  60 yaştan küçük yaşta olanlar ise, Polis Merkezi’ne götürülerek sorgulanmakta,baskı ve işkenceye tabi tutulmakta ve   hatta tutuklanmaktadır.

Akşamları  ise,Oruç açmak  ve namazlarını kılmak için Aileler ve  yaşlı anne, babalar  evlerinin perdelerini sıkı sıkıya kapatmakta ve ışıklarını sündürerek mum yakarak bu  işlerini görmektedirler. Ailenin gençleri ve çocukları  evlerinin ani   polis baskınından korunabilmesi  için sokaklarda nöbet tutmaktadır. Müslüman Uygur asıllı devlet memurları ile aydınlara “İki yüzlü Olduklarına Dair İtirafname ” ve ardından bundan sonra “İkiyüzlülük ve riyakarlık yapmayacaklarına dair “Tevbenamaler” yazdırılması ve daha sonra bunların topluluk önünde okanmaya zorlanaması gibi baskı ve işkenceler  Çin’in son yasa ile uygulamakta olduğu  acımasız ve insan onurunu ayaklar altına  alan siyasi Linç Kampanyası şeklinde sürdürülmektedir.

Ramazanın ilk 3 günü içerisinde Kaşgar ve Hoten vilayetlerinde  100 binlerce kişi şehir meydanlarına zorla yığılarak  “ ÇKP’ye Sadakat Yemini Etme  Töreni”ne iştirak ettirilerek sadakat yemini ettirilmektedir. Ayrıca,  zorla toplanan bu 100 binlerce kişi’ye  toplu olarak öğlen yemeği dağıtılarak oruçları bozdurulmaktadır. Yemin törenleri ile zorla yemek yedirilerek Oruçlarının bozdurulması sahneleri  ÇKP.yönetiminin birer resmi propaganda ve borazanı olan CCTV.kanallarında canlı yayınlanmakta ve   Müslüman Uygurların  oruç tutmamaları yolunda sürekli anonslar ve ikazlar yapılmaktadır. Mübarek Ramazan ayının ilk  günlerinde Türkiye’miz   bol yağan  bereket yağmur  ile ıslanırken,  Doğu Türkistan toprakları  çaresiz Müslüman halkın göz yaşları  ile ıslanmakta dır.

Doğu Türkistan’da siyasi,etnik  ve kültürel baskının, etnik ve dini soykırıma dönüşmesinin süreci geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Doğu Türkistan’a ÇKP,genel Sekreteri Çin Çüvenggou’nun atanması ile başlamıştır. Bu  Çin Şovenisti ÇinÇüvenggou  daha önce Doğu Türkistan ile aynı kaderi paylaşan komşu ülke  Tibet’te 5  yıl süre ile  sözde  Tibet özerk bölgesi ÇKP genel sekreterlığı yapmıştı. Tibet’teki baskı,zulüm ve katliamları ile ünlenen  ve  bu yüzden Tibet   Canisi olarak ünlenen  Çin Çoango(陈全国) un 29 ağustos 2016 tarihinde  Sözde Uygur Özerk bölgesi  ÇKP genel sekreterliğine atanması ile Tibet halkına yaptığı baskı,zulüm ve katliamlarının aynısını ve daha fazlasını Müslüman Uygur Türklerine uygulamaktadır.

Türk- İslam dünyası  ve batı,Doğu Türkistan’a ait tüm haberleri ÇKP.iktidarının güdümlü ve emrindeki Çin resmi kaynaklarından aldığı için dünya kamuoyu Doğu Türkistan gerçekleri konusunda büyük bir yanılgı içerisindedir. Kapitalizm, kapital’dan yoksun kaldığı gün değeri sıfırdır. Kapital bizim sokak dilimizde para demektir. Çin Kapitalizm dünyasını ele geçirmenin püf noktasını çoktan bulmuştur ve paradan ibaret uyuşturucuya  ülkemiz ve dünya medyasının çoğunu bağımlı hale getirmeyi başarmıştır. Türkiye’de bile İslami ve milli şuuru hassas olduğu iddia edilen  bazı dev medya kuruluşları, Türkiye’de dahi biz Doğu Türkistanlıların cılız sesini bastırmak için Çin’in propagandasını   Allah’tan utanmadan ve sıkılmadan vede korkmadan  sürdürmektedirler.

Bu Kuruluşlar bağlı bulundukları Holdinglerin talimatları ile   çok seyredilen TV.kanalları ile çok okunan  gazeteleri  ve internet yayınlarını kullanarak  Mazlum Müslüman UYGUR TÜRKLERİ’nin dadu feryatlarla dolu acılı seslerini   bastırmaktan tereddüt etmemektedir.

Ben bu yazımda  Çin Faşizminin Doğu Türkistan’a atadığı Kızıl NAZİ’sı , Müslümanların  Katili Çinçovengou’un  Budizm inancına sahip  Tibet’te  görev yaptığı 5  yıl zarfında   yaptıkları cinayetlerini  çok kısaca   anlatmak istiyorum. Bunları anlatıyım ki, belki Doğu Türkistan’ın feryatlarına  gözleri kör ve kulakları sağır olanların  kapalı vicdanların biraz olsa da sızlamasına yardımcı olur diye düşünüyorum.

Uyguladığı insanlık dışı acımasız vahşet ve katliamları ile Tibet Canisi olarak anılan Çinçoango Tibet’e gelir gelmez  ilk icraatı, etnik Tibetli  hain ruhlu işbirlikçi Mankurtlardan  çok sayıda Polis ve istihbarat elemanı  alarak görevlendirmiştir. Onları 6 ay süre  ile eğittikten sonra Tibet sınırları içindeki Budist tapınaklarındaki Budistlerin Ruhanı Lideri Dalay Lama’nın resimlerini kaldırtarak yaktırdı.

Yerlerine ise, Komünist Çin’in kurucusu  Mao ve diğer Çinli Komünist liderlerinin resimlerinin asılmasını emretti. Tapınaklarda yapılmakta olan   Budist  dini eğitimini yasakladı ve  yasa dışı ilan etti. Dalay Lama Budistler ve Tibetliler için onların inandıkları Tanrı’nın yer yüzündeki  ruhunu taşıyan  bir ilah olarak görüldüğü için, Dalay Lama  resimlerinin kaldırılması, yerine İşgalci Çin Liderlerin resimlerinin asılmasına  karşı ülke çapında büyük bir toplumsal öfke  oluştu ve bu öfke daha sonra eyleme dönüştü.

Tibetliler bu olayı protesto etmek ve Dalay Lama’nın resimlerinin tekrar Tapınaklardaki yerlerine asılmasını talep eden barışçıl gösteriler yapmaya başladılar. Tibet Canisi ÇKP.Tibet Bölgesi Genel Sekreteri Çinçuango  bu gösterileri Çin işgal Ordusunu kullanarak şiddetle bastırdı ve kısa süre içerisinde yüz binlerce Tibetli genci tutuklayıp ceza evlerine kapattı. Ceza evleri çok yetersiz kalınca, kendi Memleketlisi ve Hemşehrileri olan Çinli inşaat şirketlerini Tibet’e davet etti ve onlara yeni ceza evleri yapma işini  ihalesiz olarak  verdi.

ÇKP. sözde Özerk Tibet Bölgesi Teşkilatı adına   “ İspiyon ve ihbar ödülleri ” tesis etti. ( Şimdi  aynen Doğu Türkistan’da yaptığı  gibi)   Bölücülük ve Aşırı Dini  görüşe sahip olduğu iddia edilen Tibetlileri   ihbar edenlere  büyük ödül törenleri düzenleyip  Çin’in işbirlikçisi,ispiyoncu ve Muhbirlerine  çok büyük miktarda nakit  para ödülü vermeye başladı. Tibet Canisi bu sinsi ve aşağılık yöntemle  Tibetli’nin eli ile Tibetlinin  kafasını koparma sürecini başlatmış oldu.  Bunun üzerine   tüm Tibet  halkı ülkelerinde  top yekun  başkaldırıya  hazırlanıyordu. Bu durum karşısında Budist aleminin ruhani ve Tibet halkının dini ve ruhani Lideri  Nobel Barış ödüllü  (1989’da verildi.) Dalay Lama isyan girişimine  müdahale ederek Tibet halkına seslendi.

Damay Lama konuşmasında  Çin işgal Güçlerine karşı Tibet halkının 1959 ve 1989 yılında   başkent Lasa’da gerçekleştirdiği isyanı hatırlattı ve bu isyanı toplumsal  ve etnik katliam yaparak bastırıldığını  hatırlattı. Toplu ayaklnamanın  Tibet halkının önemli bir bölümünün katledilmesine yol açacağını hatırlatarak  bu ayaklanmayı önledi.  Nobel barış ödüllü sahibi Dalay Lama  ayrıca uluslara arası topluma seslenerek şu mesaji vermeye çalıştı ”  Ben, 5 milyon Tibetlinin  Çin işgal güçlerince  kollektif bir şekilde  katliama uğramasını istemiyorum.

BM,başta olmak üzere uluslar arası toplum Tibet’teki asimilasyon,etnik ve dini soykırıma  karşı sesini yükseltmeli ve bu katliama engel olmalıdır.”dedi.  ve Tibetlilere seslenerek; ”Tibet’te Çin işgali altında yaşayan Vatandaşlarım, Çinli işgal yönetimi sizlere  nasıl  ve ne şekilde  bir  dini ve etnik zulüm yaparsa yapsın, sizler buna karşı  asla ve kesinlikle şiddete  baş vurmayınız.”  mesajını  verdi.

Bunun üzerine Tibetliler  Ruhani Liderlerinin  sözlerini  tuttu ve toplu ayaklanmadan vazgeçtiler. Ancak,  Tibetli Vatansever  gençler Ruhani Liderlerine karşı gelmemek için Çin’i  protesto etmenin başka bir yola başvurmaya başladı ve bu yöntem çok daha korkunç idi. Tibetli gençler bu defa Çini protesto etmek ve kendilerine yapılan  baskı zulüm,asimilasyon,etnik ve dini soykırım uygulamalarına karşı kendilerini  yakarak intihar etmeye başladılar. Tibet Canisi Çin’in  ÇKP.genel sekreteri(Bölgenin mutlak hakim Diktarü demeketir.) olarak görev yaptığı 5 yıl  içerisinde yaşları 13 ile 79  arasında değişen,  26 si  kadın  olmak üzere toplam 155 Tibetli kendini yakarak intihar girişiminde bulundular. Bunların içinde 132 kişi yanarak hayatlarını kaybetti. Yaralanan   23 Tibetli ise,  tedavisinden sonra “Bölücülük ve Terör” suçundan tutuklanarak ceza evine konuldular.

ÇKP.Genel Sekreteri Çinçoango Tibetten ayrılmadan  önce, en son kendini yakarak intihar eden gencin isim Tsering Dorjee (多吉次仁) idi.   Kendilerini yakarak İntihar eden Tibetliler şehir veya Köy meydanlarında kendilerini ateşe verirken tek bir slogan atıyorlardı ;“ Ruhani ve Siyasi Liderimiz Dalay Lama’yı   ülkem Tibet’te  görmek istiyorum.”

Tibet Canisi Çinçoango  bunun üzerine  Tibet’te yeni bir genelge yayınladı. Bu özel genelgenin adı ise,  “Tibetlilerin Kendilerini  yakarak intihar  etme girişimlerine  karşı özel savaş uygulama düzeni – fenzifin Zhuanshiang shishi fang’an” (反自焚专项斗争实施方案)d idi.  Genelgede “Nerede kendini yakarak intihar olayı ceryan ederse  o bölge halkı toplu olarak cezalandırılacaktır. =  Nali yo zifin, jiu nali yenda” (哪里发生自焚就哪里进行 严打). Bu genelge  ile Tibet’te kapsamlı bir Çin devlet Terörü  uygulamaya sokuldu. kendini yakarak intihar edenlerin  tüm aile üyeleri, yakınları, dostları ve  hatta  tüm mahalle halkına karşı çok  ağır  manevi  ve fiziksel  işkenceler ve diğer cezalar uygulanamaya başlandı. İntihar eden Tibetli’nin bütün  mal  ve varlıklarına el konuldu,  onların ailesinin ve yakınlarının bölgeden  ayrılması  yasaklandı. Tibetteki bu intihar eylemlerinin görüntü  ve haberlerinin dış dünyaya sızdırılarak iletilmesini önlemek için  tüm iletişim kanallarını engelledi, Bugün Doğu Türkistan’da yaptıkları gibi Tibet’te de  interneti yasakladı.

Tibet  Çin devlet terörünün uygulanması noktasında  Pilot bölge seçilmişti. Tibet Canisi ÇKP.Sekreteri Çinçoango’un  Tibet’teki baskı,zulüm ve etnik temizlik  tecrübe ve başarısından memnun kalan Çin devlet başkanı Şijinpeng, bu soykırımcı insan kasabını Doğu Türkistan’ı  de  aynen Tibet gibi dize getirmek ve düzene sokmak  için29 Ağustos 2016’de Doğu Türkistan’a atamıştır. Tibetlilerin dini inançları  Budizmdır.

Etnik ve inanç olarak   Çin’in dışlamaması gereken bir etnik gruptur. Uygurlar Müslümandır ve Türk ırkına mensupturlar. Ancak, Çin işgali altında ve aynı kaderi paylaşan bu  her iki Çinli olmayan  toplumun karşı karşıya kaldığı  ırkı ve dini soykırım tehlikesi aynıdır. Her iki toplum aynı şekilde Çin esareti altında bitmeyen ve tükenmeyen  Acıları çekmektedir. Türkiye’nin yıllık petrol ithalatı 40 milyon ton civarındadır.  

Doğu Türkistan’dan  sadece Nakil boru hatları ile Çine taşınan 2016 da ki,  yıllık petrol miktarı  55 milyon ton olarak açıklanmıştır.

Türkiye’nin  günlük doğal gaz tüketimi ortalama 100 milyon M3. olup, Doğu Türkistan’da üretilip 2016 yılı  içinde Çine gönderilen günlük doğal gaz  miktarı ise, 110 milyon metreküp olarak gerçekleşmiştir. Çin’in neden Uygurları toptan ve  kitlesel olarak imha etmek   istediğinin nedenleri ortadadır. Bu rakamlar bu konuda bizlere iyi bir fikir verecektir.

Uluslar arası toplum, cümleden Türkiye elitleri başta olmak üzere Türk  insanı,Çin’in son aylarda ortaya attığı ve Türkiye’de de bir hayli gündem olan “Yeni Kuşak -Yol, Yeni İpek Yolu ve Çin Rüyası ” ve benzeri Çin’in aldatma ve kandırma amaçlı propagandalarına karşı uyanık olmalıdır. Bütün bunlara rağmen özellikle Türk Milleti , Pekin’in gerçek yüzünü çok iyi görmelidir.  Çünkü, biz Uygur Türkleri de sizler gibi  insanız.  Doğu Türkistanlılar olarak   Allah’ın bize lütfettiği kendi öz vatanımızda  sizler gibi  barış içinde ve huzurlu  olarak    yaşamak istiyoruz.”

Kaynak:  YeniAkıt

Leave a Comment

*

*