” Çin Esrarengiz 22 Nisan Olayı’nın Perdesini Açmalı”

(Rabia Kadir Hanım)

Çin medyası, Çin polislerinin 8 Ocak günü Hoten’de üç kaçağı vurduklarını ve bunların 2015 yılında Guma Nahiyesi’nde meydana gelen 22 Nisan terör olayının şüphelileri olduklarını haber yaptı.

Ne yazık ki haberde anlatılan 22 Nisan olayı da bugüne kadar  Çin’in hiçbir haber organında açıklanmıştır. Hatta sosyal medyada da açıklanmıştır.

Söz konusu olayın 1 yıl 9 ay sonra üstelik  yarım yamalak ve adeta ağızdan kaçırmak suretinde ortaya çıkması Doğu Türkistan’ın geçtiğimiz iki yıldaki ve şimdiki durumu ile ilgili endişelerimizi kat kat arttırıyor.  Bu durumun bizi endişeye sevk eden noktaları şunlardır:

22 Nisan Olayı ne için 1 yıl 9 ay sonra ortaya çıktı?

Çin, 18 eylül 2015 günü meydana gelen Bay Kömür Madeni olayını aradan ancak 56 gün geçtikten sonra Paris’teki terör olayları münasebeti ile mezkûr olayın  da Paris’teki ile benzer terör olayı olduğunu ifade etmiştir (New York Times Gazetesi). Çin, 22 Nisan olayını açıklamak için yine böyle bir fırsatı mı kolladı veya kollanmakta mıdır? Niçin Olayın ayrıntılarını açıklamıyor

Çin medyası 28 Aralık 2012 günü polislerin Hoten Guma’da ‘‘uluslararası teröre katılmak için yola çıkan 11 teröristi’’ vurduklarını haber yapmıştı. Bağımsız haber kaynakları ve bölgedeki halkın telefon ile haber vermesiyle anlaşıldı ki söz konusu olayda öldürülenler  -dış dünyada kendileri için-  siyasi sığınma -talep edebilecekleri bir yer bulmak- için yola düşen iki kardeşin ailelerinin fertleri oldukları, ölenler arasında 2 kadın ve yaralananlar arasında 5 çocuk olduğu meydana çıkmıştı. ( Özgür Asya Radyosu haberi)

22 Nisan olayı da işte bunun benzeri aile facialarından biri mi yoksa?  Eğer gerçekten bu bir terör olayı idi ise Çin bunu açıklamaktan niçin korkuyor? Çin 2014 yılının Mayıs ayında “Sert Darbe Vuruş Dalgası”  başlatmış idi . Bu cereyanda yüzden fazla Açık Meydan Mahkemesi kurarak binlerce kişiyi hapse mahkum etmişti. İşte bu duruma esasen şöyle tahmin edilebilir:

Bunun zulme ve adaletsizliğe karşı bir  isyan hem bunu kanlı şekilde bastırma hareketi olabilir; bu belki de Çin polislerinin vazifelerini icra etmeleri sırasında ortaya çıkan ağır bir facia olmasbilir. Eğer Çin’in dediklerinin doğru olduğunu varsayarsak bile bu  olayda çok sayıda masum Çin vatandaşlarının ölmüş olması da mümkündür. Bu tahminlerin hangisi  doğru olursa olsun, Çin Hükümeti kendi yasaları ve uluslararası yasalar karşısında olayın gerçeğini ortaya çıkarması gerekir.

Türkiye’deki Reina, Fransa’daki Paris ve Amerika’daki Boston terör saldırıları hakkında  adım adım, günbegün ayrıntılı haberler yayınlanıyor da niçin 22 Nisan Guma terör olayının ayrıntılarına ortaya çıkarmak sakıncalı? Bu olayın bir terör olayı olduğu konusunda şüphe mi var? Çin polislerinin yapmış oldukları operasyonlarda hatalar mı var? Yoksa Çin halkının gerçek durumdan haberdar olma hakları yok mu? Çin’in terör olaylarının ayrıntılarını ortaya çıkarmaktan korkmasının sebebi nedir acaba? Elbette Uygur halkına yönelik etnik soykırımı amaçlayan Çin Devleti’nden bu katliamın cevabını işgal altındaki Uygur halkına vermesini günümüz konjektörü altında beklemek mümkün değildir. Çin’in diplomatik gücü ve ekonomik üstünlüklerinden faydalanarak insan hakları meselesinde gerek dost ve gerek rakip devletlerinin ses çıkarmasını önlemekte olduğu bir gerçektir.

Bundan dolayı Çin 22 Nisan olayını 1 yıl 9 ay gizlemiş olması, bir hukuk Devleti’ne uygun olmayan bir şekilde, kendi yayın organları aracılığıyla sorumsuzlukla ortaya çıkarmış oldu. Yani Olayın meydana geldiğini haberde çok kısa duyurmuştur,  ama olayın nasıl cereyan ettiği, teröristlerin kimliğini, askeri operasyonlar ve ya mahkeme süreci hakkında da uluslararası kamuoyuna hiç bir bilgi vermemiştir. Böylece, uluslararası anlaşmalarda vaad edilen -Hukukun Evrensel ilkelerini- hukuk devleti ilkesini, mahkemelerin açık ve adil yapılması ilkelerini ayaklar altına aldığını göstermiş oldu. İşte bu tek yönlü geliştirmenin, yanı sadece ekonomisini geliştirmiş, adaleti ve demokrasisi gelişmemiş bir otoriter devletin zorbazlığıdır.

Beni hayrete düşüren şudur ki: Çin Komünist Partisi’nin bu durumda bazen açık, ve bazen gizli bir şekilde öne sürmekte olan Çin milliyetçiliği talimatlarına göre de kendi vatandaşlarını ve özellikle Doğu Türkistan’daki Çinli göçmenlerini bu bölgenin durumundan doğru ve zamanında haberdar etmesi gerekliydi. Acaba Çin hükümetinin 22 Nisan olayını Çin kamuoyundan gizlemesinin gizemli bir  sebebi mi var? Mesela 2015 yılında 56 günlük bir gecikmeden sonra ilan edilen 33 kömür madeni işçisinin ölüm haberinin ortaya çıkması gibi…? Ya da bu olayda böyle bir facia meydana gelmiş ise Çin’in şiddet olaylarını önleyemediğini kendi halkından saklıyor mu?

Bence bu olayda Çin Komünist Partisinin Uygurlardan, Uluslararası Kamuoyu’ndan ve Çin Halkı’ndan gizlemiş olduğu bir sır vardır. Her üç tarafın da bilmesinin sakıncalı olarak görüldüğü bir sır… Bu sırrın açığa çıkması için öncelikle Çin Hukümeti’nin kendisini sonra uluslararası kamuoyunu ve Çin Halkını  harekete geçmeye çağırıyorum.

Böyle durumun tehlikesi şu ki; Çin, “Sert Darbe Vuruş”operasyonlarını sürdürdüğünden beri gizlediği yalnız 22 insan olayı değildir,  22 Nisan olayına benzer gizemli olayların perdesi açılmazsa, bu tür gizemli olaylar çoğalınca bunun bedelini öncelikle Çin Komünist Partisi’nin, sonra Uygur Halkı’nı, ve Çin vatandaşlarının, hatta uluslararası kamuoyunun da ödeyeceğini unutmamak gerekir.

Şunu bilmemiz gerekiyor ki, böyle sırlı olaylarda dökülen kanlar tarih sayfalarında Çin Silahlı Kuvvetleri’nin Zafer’i şeklinde yazılmakla bitmeyecektir. Olaylar çoğalınca bunlar yeryüzüne saçılan öç alma, düşmanlık ve İntikam tohumları gibi mevcudiyetini devam eder, sonuçta  Uygur-Çin meselesinde daha çok şiddetli olaylara neden olabilir , ve doğal olarak dünya barışına da tehdit getirebilmektedir.

Leave a Comment

*

*